MALATYA (İGFA) – Millet İttifakı önderleri; 13. Cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, GÜZEL Parti Genel Lideri Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Lideri Ali Babacan ve Demokrat Parti Genel Lideri Gültekin Uysal ile İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Lideri Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Lideri Mansur Yavaş, sarsıntı felaketinde ömrünü yitirenler vatandaşlar için okunan mevlide katıldı. Önderler, Yeşilyurt Tabiat Caddesi yakınında kurulan iftar çadırında okunan mevlidin akabinde, yaklaşık 5000 depremzede ile birlikte oruçlarını açtı.
“HALİL İBRAHİM SOFRASINI BÜYÜTMEK BİZİM AMACIMIZDIR”
İftarın akabinde bir konuşma yapan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “50 bine yakın vatandaşımız hayatını kaybettik. Acımız büyük. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Yaralılarımız var. Onlara da Allah’tan şifalar diliyoruz. Mübarek bir aydayız. Hoş bir aydayız. Manevi hislerimizin zenginleştiği bir aydayız. Birbirimize dost olarak bakan, birbirimizi kucaklamamız gereken bir aydayız. Kini ve öfkeyi ötekileştirip, kini ve öfkeyi yüreğimizden söküp attığımız, dostluğu, sevgiyi, kardeşliği, beraberliği kalbimize yerleştirmemiz gereken hoş bir aydayız. Halil İbrahim sofrasından kelam etti Veli Ağbaba. Evet, bu sofra, bir Halil İbrahim sofrasıdır. Halil İbrahim sofrasını büyütmek de bizim emelimizdir. Gönlümüzde yatan o, yüreğimizde yatan odur. İsteriz ki, bu hoş coğrafyada bir çocuk bile yatağa aç girmesin. Her konutta huzur olsun, her konutta rahmet olsun. Beşerler huzur içinde yaşasınlar. Zelzelede büyük acılar çektiniz, biliyorum. Biz, Millet İttifakı’nın genel liderleri olarak, her vakit, her ortamda yanınızda olduk. Birimiz buradayken, bir öteki genel liderimiz Kahramanmaraş’taydı. Birimiz Kahramanmaraş’tayken, öbürü Hatay’daydı. Bugün daima birlikte buradayız. Burada, tekrar iki bedelli arkadaşımız, iki bedelli dostumuz daha var. İstanbul Büyükşehir Belediye Liderimiz ve Ankara Büyükşehir Belediye Liderimiz da burada. Biz, daima bir arada yaraları saracağız. Bu mevzuda kararlıyız.”
“BİR KURUŞ DAHİ ALMADAN, HAK SAHİPLERİNE TESLİM EDECEĞİZ”
“Söz verdim. Kelam verdik. Bir arada kelam verdik. Konutu yıkılan, dükkanı yıkılan, ahırı yıkılan, oturulamaz hale gelen bütün konutları, bütün meskenleri, bütün iş yerlerini, tamamını, fakat tamamını, Allah nasip ederse geleceğiz, doruktan tırnağa yapacağız. Zelzeleye sağlam yapacağız. Bir kuruş dahi almadan, hak sahiplerine teslim edeceğiz. Neden diyorum, ‘Bir kuruş dahi almadan hak sahiplerine teslim edeceğiz?’ Nedeni şu: 42 imza, 23 evrakta mimarın, mühendisin, harita mühendisinin, jeofizik mühendisinin imzaları var. O imzalar sonucu, 23 evrak düzenleniyor. Bu dokümanların altında, hiçbir hak sahibinin, hiçbir bina sahibinin imzası yok. Siz gidiyorsunuz, tapuya diyorsunuz ki, ‘Ben şu daireyi alacağım, şu dükkanı alacağım.’ Dükkanı alan, konutu alan kişi, tapuda tek imza atıyor. Zira ondan evvel atılan 23 doküman altındaki 42 imzanın hedefi şuydu: ‘Evet, ben bu meskeni yaptım, bu dükkanı yaptım; zelzeleye sağlam. Bunlar sağlam, rastgele bir sorun yok. Mimarı, mühendisi herkes imzaladı. Sen gidip, daireni alabilirsin. Dükkanını alabilirsin.’ Gidiyorsunuz, devletin teminatı altında, dairenizi ve dükkanınızı alıyorsunuz. Sonra bu evrakların, bu imzaların hakikat olmadığı ortaya çıkıyor. Sarsıntı oluyor. 50 bin canımız hayatını kaybediyor. Artık toplumsal devlet, bütün sorumluluğu üstüne almak zorundadır. O mimarın, o mühendisin imzaları, ‘geçersiz imza’ durumuna düştü ve o konutların tamamı yıkıldı. Hasebiyle toplumsal devlet, sorumluluğu alıp sizin hakkınızı size teslim etmek zorundadır. Biz kelam verdik, bunu teslim edeceğiz Millet İttifakı olarak. Dün, bu bahiste 6 partinin kurmayları bir ortaya geldiler. Oturduk, çalıştılar, ön raporu hazırladılar. Allah nasip ederse, önümüzdeki hafta içerisinde de kanun metnimizi hazırlayacağız ve bunu da kamuoyuyla paylaşacağız. Hiç tasa etmeyin.”
“BİZDE KÖTÜLÜK YOK, KİN YOK, ÖFKE YOK; RAHMET VAR, SEVGİ VAR, KUCAKLAŞMA VAR”
“‘Halil İbrahim Sofrası’ dedim. Sofralarımız bereketli olsun. Sofralarımız güçlü olsun. Bu çadırın dışında, geride 3 bin 500 Malatyalı daha iftarını açtı. Onlar sesimizi duyuyorlar ancak bizi görmüyorlar. Buradan da ben, beş önder ismine ve iki büyükşehir belediye lideri ismine, onlara da selamlarımı, hürmetlerimi gönderiyorum. Onlara da afiyet olsun diyorum. Allah orucunuzu kabul etsin. Ülkemiz bir daha bu tıp felaketlerle karşı karşıya kalmasın. Daima birlikte olacağız. Birlikte olacağız. Kini ve öfkeyi, yüreğimizden söküp atacağız. Bir arada, birlikte, kardeşçe, huzur içinde bu ülkede yaşayacağız. Birlikte yaşadığımız vakit göreceksiniz, birlikte yaşadığımız vakit göreceksiniz; rahmeti göreceksiniz, hoşluğu göreceksiniz, kardeşliği göreceksiniz, kucaklaşmayı göreceksiniz. Siyaseti, yeterlilikte müsabaka alanı olarak belirleyeceğiz. Düzgünlükte yarışacağız, kötülük değil. Bizde kötülük yok. Kin yok, öfke yok. Rahmet var, sevgi var, kucaklaşma var.”
